Talihsiz olayları yaşamadan önce iç sesimiz kimi zaman bizi uyarır, kimi zaman cesaretlendirir fakat biz fark etmeyiz. İç konuşma aslında, her gün yaptığımız bir şey olsa da, iç sesimizi gözlem altına aldığınızda kendinizi daha huzurlu daha iyi hissedeceksiniz. “Bunu yapabilirim”, “deneyeceğim” gibi iç ses önermeleri ise güçlü bir etkiye sahiptir ve olumsuzlukları bilinçaltınızda da aşmayı sağlar.
Eşiniz, çocuklarınız, en yakın arkadaşınız veya kardeşiniz bu hayattaki olumsuzluklarla savaşmak için en güçlü silahınızdır. Mesela ben, üzgün olduğumda ilk ablamı ararım. Onunla konuşmak için sabırsızlanırım. Ben ablamı, hayatımın yarısı olarak söyleyebilirim. Şimdi sizden ricam yanınızdaki insanların desteğini almaktan asla çekinmemeniz. Emin olun hayat iki kişilik çok daha güzel çok daha kolay.
Aynayı kendimize çevirmek her zaman olumsuzlukları daha net görmemizi sağlar. Aksi halde bunu size birileri yüksek sesle söyleyebilir, bu da sizi hiç mutlu etmez. Esas zorluk, olumsuzluklarla savaşırken kendi özgüveninizle de tanışmak ve onunla savaşmaktır.
Başkalarını memnun etmeye çalışırken, kendimizi her zaman pas geçeriz. Yaşadığımız aksilikler, belki de çoğu zaman başkaları için verdiğimiz mücadele sırasında başımıza gelir. Oysa ki başkalarını memnun etmek için verdiğiniz çabanın size bugüne kadar nelere mal olduğunu düşünürseniz, olumsuzluklardan sıyrılmak için kendinize yeni bir kapı açabilirsiniz.
Çocukluğumdan beri, hayatı ve insanları çok fazla ciddiye alırım. Herkesin her söylediğini içime dert eder, sorun gidermek için çaba gösteririm. Hayatı ve insanları ciddiye almak elbette çok güzel. Fakat bazen arkama dönüp baktığımda bana kalan tek şey kendi kendime yaşattığım mutluluk oluyor. Peki hayatı bu kadar ciddiye almak, bize neler katıyor? Bizden neler götürüyor hiç düşündünüz mü?