Öncelikle Cooklife’ın lezzetli pankekleri ve yanında güzel bir kahveyle enerjinizi toplayıp güne başlamanızı öneriyorum. Tabağı bozmaya kıyamayacağınız pankekler; mevsim meyveleri, nutella ve akçaağaç şurubuyla servis ediliyor. Görüntüsü kadar lezzeti de bir o kadar güzel.
Sonrasında Fener’den Balat’a doğru ilerlerken bir sürü rengarenk sevimli mekan ilginizi çekecek. Balat’ın en yenilerinden olan sahaf/kafe, kitapseverlerin mutlaka uğraması gerekenlerden. Kırmızı tentesiyle dikkatleri çeken Maison Balat ise kahveyi antikayla buluşturan farklı mekanlardan biri. Sarı ve yeşil tonların hakim olduğu, cıvıl cıvıl görüntüsüyle Hobbit House; ihtiyaç sahiplerine gönüllü olarak yardım eden, bir iyilik evi.
Yolumuzun üstünde, yeni açılanlardan Rico, Latin havasının hakim olduğu özellikle Küba müziğine ilgi duyanların mutlaka uğraması gereken son derece samimi ve sevimli bir mekan. Kahvaltı ve yemek alternatiflerinin de bulunduğu bu mekanda, tadına bakmadan dönmemeniz gerekenlerin başında, oreolu mozaik pasta ve tiramisu geliyor.
Son durağımız ise yine farklı konseptiyle dikkat çeken Kadraj. Kameraya, sinemaya ve filmlere dair çoğu şeyi bulabileceğiniz bu mekanda, film sahnelerinin fotoğraflarından oluşan duvarlar, sinema kitaplarından oluşan minik bir kitaplık bulunuyor. Kahvenizi içerken televizyonda oynayan eski filmleri keyifle izleyebilirsiniz.