Trabzon’dan Gürcistan’ın Batum şehrine üç saatlik bir karayolu ile gidilebildiğini biliyor muydunuz? Lise sona kadar Trabzon’da yaşayan biri olarak ben bu durumu biliyordum ama tüm şehir öyle çok Batum’a gidiyordu ki ben Batum’a gitmemeyi daha havalı buluyordum. İşin şakası bir yana bugüne kadar 20 ülke gezdim ama yaşadığım şehrin yanı başındaki Batum’a gitmek, özetle ülkeyi karayolu ile terk etmek bir türlü kısmet olmamıştı. Geçtiğimiz hafta en sonunda arabayla çıkış yaptım memleketimizden ama bu konudaki ilk deneyimimi Türkiye – Gürcistan Sarp Sınır Kapısı’nda değil, Türkiye – Yunanistan İpsala Sınır Kapısı’nda yaşadım.
Sınırdan aracınızla geçebilmek için sahip olmanız gereken bir takım belgeler ve şartlar var.
-Bunlardan ilki ve en önemlisi tabii ki geçerlilik tarihini yitirmemiş bir pasaportunuz olması gerektiği.
-İkincisi kural ise İngiltere hariç tüm Avrupa ülkelerinde geçerli olan, süresi bitmemiş Schengen vizenizin pasaportunuzda yer alması gerektiği.
-Bu iki belge dışında yurtdışına çıkacağınız arabanın ya sizin olması, ya da ruhsat sahibinin sizinle seyahat ediyor olması gerekiyor. Ya da araç sahibinin size noter aracılığıyla vekaletname vermesi gerekiyor. Bunun da 80 TL gibi bir ücreti var.
-Yeni, çipli ehliyetinizin olması sizin için daha karlı olacaktır çünkü yeni ehliyetler uluslararası ehliyet standartlarına göre dizayn edildiğinden eski ehliyetinizle sınırı geçmek istemeniz durumunda 1 yıllık uluslararası ehliyet alabilmek için 486,75 TL’lik bir ödeme yapmanız gerekiyor. (Eski ehliyetlerimiz uluslararası ehliyet klasmanında yer almıyor.)
-Seyahat sürenize göre ücreti değişen Yeşil Kart olarak bilinen Uluslararası Sigorta (aracınız için) belgenizin olması gerekiyor. Uluslararası sigorta için Türkiye’deki yetkili kurum "Turing" ve en ucuz hali ile 15 günlüğünü toplam 52,50 Euro’ya yaptırabiliyorsunuz. Bu işlemi de sınırda yaptırabilirsiniz tabii ama gitmeden önce şehrinizdeki Turing ofisinde yaptırmanız yine zaman kazanmanızı sağlar. Turing ofisine giderken yanınıza araç ruhsatınız ve trafik sigortanızın bir kopyasını almayı unutmayın.
-Yurtdışı çıkış harç pulu için kişi başı 15 TL ödemeniz gerekiyor. (Sınır kapısında satışı yapılıyor ama siz önceden bankaya ödeme yaparak zaman kazabilirsiniz.)
Tüm bu belgelere sahip olduktan sonra geriye sadece sınırı geçmek kalıyor. Biz hafta sonu gittiğimiz için sınır kapısında gidişte 1 saat, dönüşte 1 buçuk saat kadar bekledik ama aldığım bilgilere göre çok daha korkutucu saatler beklenebiliyormuş. O yüzden hafta içi kaçabilme imkanınız varsa kolaylıkla ülkeden çıkış yapabilir, acı çekmeden Yunanistan’ın keyfini çıkarabilirsiniz.
Türkiye’den çıkarken ve Türkiye’ye girerken toplamda dört aşamalı bir kontrolden geçiyorsunuz. Hatta dönüş yolunda bagajınız aranıyor ve kişi başı kaç litre sıvı (duty free alışverişleri) ile ülkeye giriş yaptığınız tespit ediliyor. Yunanistan’a girerken ve Yunanistan’dan çıkarken ise sadece 1 kontrolden geçiyorsunuz.
Sınırı geçtikten sonraki en keyifli an on metre arayla nöbet tutan Türk ve Yunan askerlerini görmek ve sınırı geçtiğinizi fark etmek. Kırmızı beyaz renkteki demirlerin, mavi beyaz renkte demirlere dönüştüğü, iki ülkenin de bayraklarının dalgalandığı o köprünün üzerini geçmek en keyifli an bence.
Peki köprüyü geçtikten sonra Yunanistan’da nerelere gidilebilir?
Bu noktada ilk durağımız Alexandroupoli (İstanbul’dan toplam 304 km, ortalama 5 saat) yani Türkçe ismiyle Dedeağaç oluyor. Sınırı geçtikten 35-40 km sonra vardığımız Alexandroupoli ülkemize en yakın Yunan şehri. Yıllardır Türklerin günübirlik ya da hafta sonu tatillerinde kaçtığı toplumumuzca oldukça popüler bir yer. Öyle çok gitmişiz ki oraları, restoranlarda Türkçe menülere ve Türkçe konuşan personellere sıklıkla denk gelebiliyorsunuz. Dedağaç’tan yaklaşık 10 km uzaklıkta yer alan Makri Köyü ise yine şirin, görülesi yerlerden biri. Hatta biz bir tam günümüzü buradaki Ocean 6 Beach Club ve meşhur Aya Yorgi Restoran’da geçirdik.
Ocean 6 Beach Club görüntü olarak bizim Bodrum ve Çeşme’deki işletmelere çok benziyor. Deniz, güneş ve kum tatili için oldukça ideal bir yer olan Ocean 6’in bizden en büyük farkı ise mekanda şezlong ve şemsiyeye para vermiyor olmanız. Herhangi bir giriş ücreti de ödemiyorsunuz tabii. Yer bulabilmek için ya rezervasyon yaptırmanız gerekiyor, ya da bizim gibi erken saatlerde orada bulunmanız gerekiyor. Fiyatlar gayet makul. Servis kusursuz. Deniz çok temiz, girişi taş ama hemen sonrasında kum başlıyor ama denizle ilgili tek sorun fazla sığ olması. Yani git git git, yüz yüz yüz ayaklarınız hala yere basıyor.
Aya Yorgi Restoran, Ocean 6’in hemen tepesinde oldukça şık dekorasyona sahip bir yer. Aynı zamanda Alexandroupoli’nin en meşhur restoranlarından biri. Deniz manzaralı mekanın başlangıçlarından katı kıvamıyla Caciki (Cacık), Kabak Kızartma ve ara sıcaklardan Kalamar tek kelimeyle enfes. Tüm porsiyonların kocaman olduğu mekanın Roka Salatası şiddetli tavsiyem. Ana yemekler ve Yunan rakısı Ouzo ile birlikte hunharca yediğimiz, içtiğimiz Aya Yorgi’de kişi başı 20 Euro gibi bir hesap ödedik.
Alexandroupoli’de kahvaltı için cadde boyu dizilen börekçilerden birini tercih edebilir, akşam yemeği alternatifi olarak Instagram’da oralara giden tüm takipçilerimin önerdiği Nisiotiko’yu deneyimleyebilirsiniz. Gündüzleri rezervasyonsuz yer bulabilirsiniz ama akşamları bulabilmeniz neredeyse imkansız.
Belirli bir saatten sonra ana caddenin trafiğe kapatıldığı, yol boyunca kafe, deniz ürünleri restoranları ve tavernaların sıralandığı Alexandroupoli’de 13:00-17:00 arası “siesta” dolayısıyla birçok dükkan kapalı. Planlarınızı bu doğrultuda yapmanız şart yani.
Konaklamayı Dedeağaç’a 15-20 dakikalık mesafede olan Gümülcine’de yaptık biz. Şehrin tam ortasındaki otele (Dimokritos) toplam 48 Euro )iki kişi için toplam oda fiyatı) para ödedik. Eğer bizim gibi Gümülcine’de bir akşam geçireceksiniz de hemen şehir merkezinde yer alan Fabric en popüler ve aynı zamanda en leziz adres. İnanmayacaksınız ama 4 Euro’ya hayatımın en muhteşem ve en kocaman Sezar Salata’sını yedim burada.
1 gece, 2 gün geçirdiğimiz minimal hafta sonu programımızı gönül isterdi Thassos, Kavala ve Selanik şehirleriyle daha coşkulu hale getirelim ama kısmet şimdilik bu kadarmış. Kafaya koydum ama. En kısa zamanda gidilecek oralara.
Son Tavsiye: Sınır kapısındaki gümrüksüz alışverişinizi (duty free) Yunan tarafında yapmak o bölgenin de yerel ürünlerini (ouzo rakı, kalamata zeytin, feta peyniri gibi..) alma imkanını size sağlıyor. Türkiye tarafındaki duty free mağazalarının çok geniş çaplı bir ürün yelpazesine sahip olmadığını bilmenizi isterim.