İskoçya’nın başkenti Edinburgh; sadece zengin tarihi ve kültürel mirası ile değil, zengin edebiyat tarihiyle de adından söz ettiriyor. Şehir; Sir Walter Scott, Robert Louis Stevenson ve JK Rowling gibi ünlü yazarlara ilham kaynağı olmasıyla biliniyor. Şehirde her yıl düzenlenen Edinburgh Fringe Festivali gibi kültürel etkinlikler, şehrin performans sanatlarına verdiği önemi gösteriyor ve tüm dünyanın ilgisini çekiyor.
İç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Birleşik Krallık’a bağlı olan İskoçya, kültürüne ve geleneklerine bağlı olmasıyla biliniyor. İskoçya’nın kültürel simgeleri olan kilt ve gayda, halk arasında ulusal kimliğin ifadesi olarak kabul ediliyor. Kilt, İskoç erkeklerinin giydiği, kalın yünlü kumaştan yapılan etek şeklindeki kıyafete verilen isim. İskoçya’da her özel günde, askeri törende ve festivallerde, kilt giyiliyor ve üflemeli bir müzik aleti olan İskoç gaydası çalınıyor.
İstanbul’dan Edinburgh’a yaklaşık 4 saatlik bir uçuşla ulaşılabiliyor. Edinburgh Uluslararası Havalimanı, şehir merkezinin 12 km dışında yer alıyor. Havalimanından şehir merkezine ulaşım için en iyi yol, Airlink otobüslerini kullanmak olacaktır. Havalimanından 10 dakika arayla hareket eden Airlink ve Skylink otobüsleri ile şehir merkezine yaklaşık 30 dakikalık bir sürede en ekonomik şekilde ulaşabilirsiniz. Bunun dışında New Town bölgesinde konaklayacaksanız, havalimanından York Place istasyonuna kolay bir şekilde ulaşabileceğiniz tramvayları da tercih edebilirsiniz. Grup halinde ya da çocuklu seyahat ediyorsanız, konforlu ve hızlı bir şekilde şehir merkezine ulaşmak istiyorsanız; şehirde Uber uygulamasının iyi çalıştığını ve uygulama üzerinden taksi kullanabileceğinizi belirtmekte fayda var. Bunun dışında kalacağınız otelden havalimanı transferi sağlamasını isteyebilir ya da havalimanından araç kiralayabilirsiniz.
İskoçya, İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda ülkeleri; Birleşik Krallık’ı oluşturuyor. Bu ülkelere giriş yapmak isteyen Türk vatandaşlarının Birleşik Krallık vizesi alması gerekiyor. Diplomatik pasaport sahipleri hariç tüm pasaport türleri vizeye tabi tutuluyor. Vize başvurusu, gerekli evraklar ve süreçle ilgili tüm bilgiler için https://www.gov.uk/check-uk-visa adresini ziyaret edebilirsiniz.
Edinburgh dört mevsim yağış alan bir şehir. Seyahat planınızı hangi aylara yaparsanız yapın, yağmura yakalanma olasılığınız yüksek. Genel olarak serin bir iklime sahip olan bu kuzey şehrinde Temmuz–Ağustos aylarında bile hava sıcaklıkları 20 derece civarında oluyor. Dolayısıyla Edinburgh’a seyahat ederken mutlaka yanınıza kalın kıyafetler ve yağmurluk almalısınız. Şehirde kış ayları ise oldukça soğuk ve rüzgarlı geçiyor. Özellikle çocukla seyahat ediyorsanız, planınızı kış aylarına denk getirmek istemeyebilirsiniz. Bununla birlikte festivaller şehri olarak tanınan bu hareketli şehre, ilginizi çeken bir festivalin düzenlendiği tarihlerde seyahat etmeyi düşünebilirsiniz. Genellikle şehirde her yıl; Nisan ayında Edinburgh Uluslararası Bilim Festivali, Mayıs ayında Edinburgh Uluslararası Film Festivali, Haziran ayında Edinburgh Jazz ve Blues Festivali, Temmuz ayında Edinburgh Sanat Festivali, Ağustos ayında Edinburgh Uluslararası Kitap Festivali ve Edinburgh Fringe Festivali düzenleniyor. Seyahat planı yapmadan önce festival tarihlerini mutlaka teyit etmeli ve otel rezervasyonlarınızı aylar öncesinden yapmalısınız. Dünyanın her yerinden milyonlarca turisti ağırlayan bu festivallerin biletlerini de önceden almanızda fayda var.
Edinburgh’ta konaklama için, farklı bütçe ve zevklere uygun çok sayıda tesis bulunuyor. Bu etkileyici şehirde; lüks otellerden butik otellere, apartman dairelerinden otantik evlere, pansiyonlardan hostellere kadar geniş bir yelpazede konaklama seçenekleri mevcut. Gezmek istediğiniz yerlere, ilgi alanlarınıza ya da bütçenize göre konaklamak istediğiniz bölgeye karar verebilirsiniz.
Edinburgh’ta konaklama yapabileceğiniz başlıca bölgeler şu şekilde sıralanabilir:
Old Town (Eski Şehir): Tarihi yapıları, dar kaldırımlı sokakları ve gizemli geçitleriyle Edinburgh'un en eski bölgesi. Royal Mile boyunca ilginizi çekecek pek çok turistik mekan bulunuyor. Tarihi mekanlara yakın olmak isteyen ve şehrin otantik atmosferini hissetmek isteyenler için ideal.
New Town (Yeni Şehir): 18. yüzyılın sonlarında planlanmış, geniş caddeleri ve neoklasik mimarisiyle dikkat çeken bir bölge. Alışveriş caddeleri, sanat galerileri ve seçkin restoranlarla dolu olan New Town, daha modern bir konaklama deneyimi arayan ve şehrin kültürel yaşamının içinde olmak isteyenler için mükemmel bir bölge.
Leith: Edinburgh'un liman bölgesi olan Leith, son yıllarda sanat ve gastronomi alanlarında ön plana çıkarak adından söz ettiriyor. Şehir merkezinin biraz dışında ancak merkeze ulaşması kolay bir yerde konaklamak isteyenler için uygun fiyatlı seçenekler sunuyor.
Haymarket & West End: Edinburgh Kalesi'ne yürüme mesafesinde olan ve şehrin ana tren istasyonlarından birine ev sahipliği yapan daha sakin bir bölge. Eski Şehir bölgesine göre çok daha uygun fiyatlı konaklama seçeneklerine sahip olmasıyla tercih ediliyor.
Southside & Bruntsfield: Üniversite bölgesi olan, canlı ve genç bir atmosfere sahip bu bölge, yeşil alanlarının nefes kesici güzelliği ile biliniyor. Daha ekonomik konaklama arayan, özellikle öğrenciler ve genç gezginler için çok uygun.
Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan, kültürüne sıkı sıkıya bağlı, her yeri sanatla ve festivallerle dolu bu güzel İskoç şehrinde görülmesi gereken yerler oldukça fazla. 1437 yılından beri İskoçya’ya başkentlik yapan gözde şehir Edinburgh’u keşfetmek için 3 gece 4 günlük bir seyahat planı yapmanız başlangıç için yeterli olacaktır. Birleşik Krallık’ın en çok ziyaret edilen ikinci şehri Edinburgh'ta yer alan başlıca turistik noktalar şu şekilde listelenebilir:
Edinburgh Kalesi: Tarih boyunca birçok önemli olaya tanıklık eden, sadece Edinburgh’un değil tüm İskoçya’nın en ikonik yapısı. Kale sönmüş bir volkan olan Castle Rock üzerinde yer alıyor ve her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret ediliyor.
Princes Street: Edinburgh Kalesi manzaralı popüler alışveriş caddesi. Caddede dünyaca ünlü markaların mağazalarını bulabilirsiniz.
Princes Street Gardens: Eski Şehir ile Yeni Şehir’i ayıran Princes Street Gardens, şehrin göbeğinde yer alıyor. Yerel halkın buluşma merkezi olarak kullandığı bu devasa yeşil alana, Noel zamanında buz pisti ve dönme dolap kuruluyor.
Holyrood Sarayı: Tarihte pek çok kral ve kraliçenin taç giyme törenlerinin yapıldığı bu saray, Kraliçe'nin Edinburgh'daki resmi ikametgahı olması ile de İskoçya’da önemli bir yapı.
St. Giles' Katedrali: Royal Mile üzerinde yer alan bu etkileyici katedral, İskoçya'nın dini tarihinde önemli bir role sahip. 1124 yılında yapımı tamamlanan katedral, tarih boyunca şehre yapılan her saldırıda ağır yaralar almış ancak her seferinde aslına uygun restore edilmeyi başarmış bir yapı.
Royal Mile: Edinburgh Kalesi'nden Holyrood Sarayı'na kadar uzanan ve şehrin tarihi kalbinde yer alan Edinburg’un en ünlü caddesi. Arnavut kaldırımlı dar sokakları birbirine bağlayan merdivenleri inip çıkarken Orta Çağ’da yaşıyor hissine kapılacaksanız.
Greyfriars Kirkyard: Ünlü tarihi bir mezarlık. Greyfriars Bobby'nin hikayesiyle de biliniyor.
Mary King's Close: 17. yüzyıldan kalma, yer altına gömülmüş tarihi sokak ve evleriyle ünlü geçit. 26 ve 27. yüzyıllarda yaşanan sefaletin ve salgınların çarpıcı izlerini görmek isteyenler için ideal bir nokta.
Victoria Street: Gezginler tarafından Edinburgh’un gri havasını renklendiren cadde olarak biliniyor. Renkli tarihi yapıları ile oldukça fotojenik bir cadde. Harry Potter hayranlarının akın ettiği Victoria Caddesinde neredeyse tüm dükkanlar Harry Potter temalı.
Dean Village: 1800’lü yılların sonunda işçiler için tasarlanan, işçilerin hem çalıştıkları değirmenlerin hem de evlerinin olduğu rengarenk, özel bir köy.
Royal Botanic Garden: Şifalı bitkiler üzerine çalışan iki akademisyen tarafından 1670 yılında kurulan Royal Botanic Garden, Holyrood Sarayı’na yakın bir konumda bulunuyor.
Calton Hill: Yeni Şehir bölgesinin doğusunda bulunan Calton Hill, farklı noktalarında bulunan anıtlar sayesinde ‘Kuzey’in Atina’sı’ olarak anılıyor.
Scott Monument: 1846 yılında Gotik tarzda inşa edilen bu yapı, dünyada bir yazara adanmış en büyük anıt olma özelliğini taşıyor. Sir Walter Scott’un romanından çeşitli karakterleri temsil eden 64 figürle süslenmiş.
Scottish Parliament Building: İskoçya'nın yasama organına ev sahipliği yapan ve dikkat çekici modern mimarisiyle bilinen parlamento binası.
National Museum of Scotland: İskoçya'nın doğal ve kültürel tarihini modern bir perspektifle anlatan ve 1998 yılında açılmış olan geniş kapsamlı bir müze.
Museum of Childhood: 19. Yüzyıl’ın ortalarından günümüze kadar üretilmiş oyuncaklardan oluşan müze. Çocuklu gezginler için mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Edinburgh International Conference Centre: Uluslararası toplantılar ve konferanslar için tasarlanmış modern bir konferans merkezi.
Dynamic Earth: Dünyanın tarihini ve coğrafi olayları interaktif bir şekilde anlatan bilim merkezi.
The Royal Yacht Britannia: Kraliçe II. Elizabeth'in eski yatı, Leith'te modern bir müze olarak ziyaretçilere açık.
The Scotch Whisky Experience: Viski yapım tekniklerinden üretim aşamalarına kadar birçok konuda bilgi sahibi olabileceğiniz ve farklı viski türlerinin tadına bakabileceğiniz eğlenceli bir aktivite.
Bonus: Şehirde 3 günden fazla zamanınız varsa, trenle 1 saat 20 dakikada ulaşabileceğiniz Glasgow şehrini veya trenle 1 saat 10 dakikada ulaşabileceğiniz Stirling şehrini listenize almak isteyebilirsiniz.
Edinburgh, İskoç mutfağının en iyi örneklerini deneyimleyebileceğiniz şehirlerden biri. İskoç mutfağının lezzeti basitlik ve sadelikten geliyor. Yerel yemekleri deneyimleyebileceğiniz The Scran and Scallie’nin sadece yemekleri değil otantik dekorasyonu da ilgi çekiyor. İskoç tarzı şık bir yemek deneyimi içinse Scotsman’s Restaurant’a rezervasyon yaptırmanızda fayda var. Şehirde pek çok ünlü ve popüler yerel restoran bulunsa da dünya mutfağının en gözde lezzetlerini de Edinburgh’ta tatmanız da mümkün.
Seyahatinizde mutlaka denemeniz gereken bazı geleneksel İskoç yemekleri ise şöyle:
Haggis: İskoçya'nın ulusal yemeği. İşkembe zarının içerisine bulgur, soğan, tuz ve baharatlar ile sakatatların doldurulmasıyla hazırlanan bir tür sakatat yahnisi.
Neeps: Haşlanmış ve püre haline getirilmiş şalgam. Haggis ile birlikte servis ediliyor.
Tatties: Haşlanıp ezilmiş patates. Haggis ile birlikte servis edilir.
İskoç somonu: İskoçya'nın temiz suları, dünya çapında ünlü lezzetli somon balığının yetişmesi için ideal koşullar sağlıyor. İskoç somonu soğuk dumanla tütsülenmiş veya ızgarada pişirilmiş olarak servis ediliyor.
Cullen skink: İskoçya'nın kuzeydoğu mutfağından, tütsülenmiş mezgit balığı, patates ve soğan içeren, kremalı bir balık çorbası.
Scotch pie: Koyun etiyle hazırlanan bir tür tart. Genellikle futbol maçları ve açık hava etkinliklerinde popüler bir atıştırmalık.
İskoç bifteği: İskoçya'nın Angus, Aberdeen veya Hereford gibi kaliteli sığır ırklarından elde edilen bu lezzetli biftekler genellikle ızgarada pişirilerek servis ediliyor.
Cranachan: Yulaf ezmesi, krema, bal, taze ahududu ve viski karışımından oluşan geleneksel bir İskoç tatlısı.
Shortbread: Tereyağlı, çıtır İskoç çöreği. Çay saatlerinde veya özel günlerde sıkça tüketiliyor.
Porridge: Yulaf ezmesiyle yapılan basit ama besleyici bir kahvaltı seçeneği.
Edinburgh, yalnız seyahat etmek, arkadaşlarla ya da eşiniz/sevgilinizle gitmek için ideal bir şehir. Gezilecek çok yer bulunan şehir eğlence açısından da farklı alternatifler sunuyor. Her ne kadar çok yokuşlu ve iklim açısından zorlu bir şehir olsa da Edinburgh’u çocuğunuzla keşfetmek de inanılmaz bir deneyim olabilir. Özellikle Harry Potter meraklısı bir çocuğunuz varsa, Edinburgh’da çok iyi vakit geçireceği kesin!