Yunan Adaları içinde belki de sokaklarındaki tarih kokusuyla en çok başınızı döndüren ada Rodos. Yüzyıllar süren Osmanlı hakimiyeti ile de gittiğinizde atalarınızı hatırlayacağınız birçok yapı göreceksiniz. Camiilerden, kütüphanelere taşlarına dokunarak gezmeniz gereken bir yer. Rodos Kalesi’nın yanı sıra şövalyelerin inşaa ettirdiği Old Town Kalesi’ni görmeniz şart. Şövalye demişken Şövalyeler Caddesi’ni söylemeden geçmeyelim. Tarihi dokusuyla ruhunuzun derinliklerine işliyor. Hipokrat Meydanı’nın etrafındaki küçük cafelerden birinde oturup kahvenizi yudumlarken etrafın koşuşturmasını seyretmek, kelebeklerin dünyasını keşfetmek için Kelebek Vadisi’ne gitmek Rodos’ta yapılması gerekenlerden. Biraz deniz havası alayım derseniz Anthony Quinn’in tercihi Ladiko Beach’i ziyaret edebilirsiniz. Detaylı bir keşif yapmak istiyorum diyorsanız Lindos köyüyle başlayıp, Rodos köylerini gezebilir ve hepsinin kendine özgü tatlarına şahit olabilirsiniz. Bu arada Rodos Marmaris’ten feribot ile sadece bir saat sürüyor.
Ayvalık’tan kalkan feribotlar ile Midilli Adası’na kolayca ulaşılıyor. Kafanızı dinlemek, huzurla gezmek istiyorsanız ideal bir ada Midilli. Yaz aylarında etkinlikler düzenlenen Midilli Kalesi’nden başlayabilirsiniz ada turuna. Molivos tepedeki kalesi, kıvrım kıvrım Ortaçağ sokaklarıyla bir masal köyü sanki. Harika el işleri, seramikleri ve hediyelik eşya dükkanlarına sahip. Sigri ise adanın en batısında. Daha sakin, daha az turistik. Şehre su getirmek için inşaa edilen Roma Su Kemeri oldukça dikkat çeken bir yapı. Midilli Arkeoloji Müzesi, Doğal Fosilleşmiş Orman ve Vrisa Doğal Tarih Müzesi de tam size göre olabilir. Feribotun yanaştığı Mitilini şehrinden bir araç kiralayıp, köy köy dolaşabilir ve istediğiniz plajda denize girebilirsiniz.
Bodrum ya da Turgutreis’ten feribotlar ile 45 dakikada varabileceğiniz Kos Adası diğer adalara göre daha sakin. Adada gezilecek yerler genel olarak merkezde toplanmış. Hatta mini tren ile Kos’ta kısa bir gezintiye bile çıkabilirsiniz. Adada ilk dikkatinizi çeken muhtemelen Hipokrat Meydanı olacaktır. Begonvil ve zakkumlar ile çevrili sokaklarda yürürken Lozinya ve Defterdar Camiileri’ne uğramayı unutmayın. Rodos Şövalyeleri’nin Osmanlı askerlerinden korunmak için yaptırdığı Neratzia Kalesi’ni gezerken gururunuz okşanabilir çünkü kale şövalyeleri korumaya yetmemiş. Rodos biraz da Efes tadında bir yer. Agora Kalıntısı ve Arkeoloji Müzesi tarih sevenler için seçili duraklar. Biraz da doğa görmek istiyorum diyenler Linopeti Gölü ve Plaka Ormanı’nı ziyaret edebilirler. Geleneksel Yunan yemeklerinden tatmak ve muhteşem dağ manzarasını izlemek için de Zia Köyü’ne mutlaka uğranması gerek. Bu arada Kos’ta kullanıma açık bir de Tarihi Osmanlı hamamı var sizleri bekleyen.
Bizans kültürü ile bütünleşen Sakız Adası Çeşme Ulusoy Limanı’ndan deniz yolu ile 45 dakika sürüyor. Gezerken bol bol tarih göreceksiniz yine. Sakız Adası Kalesi bunların başında geliyor. İçinde yaşam süren nadir kalelerden biri bu kale. Bizans’ın mirasını her adımda hissediyoruz. Jüstiyen Müzesi müze severler için gezilmesi keyifli mekanlardan bir tanesi diğer müzeler ise Tıp, Denizcilik, Arkeoloji ve Bizans Müzeleri. Neo Mani Manastırı UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Sakız’ın kutsal koruyucusu sayılan Agia Markella Manastırı ise turistlerin uğrak yerlerinden. Agio Galas ve Olympi Mağaları da görülmeye değer. Çokça köye sahip olan Sakız Adası’nda en güzeli bir araç kiralayıp köy köy dolaşmak. Pyrgi Köyü evlerin ve kiliselerin süslemeleri ile, Mesta Köyü Bizans Dönemi freskleri ile, Volissos Köyü taverna ve otelleri ile, Armdia Köyü seramiği ile, Anavatas Köyü terkedilmiş anıtın ayakta durma hikayesi ile ve Kallimasia Köyü de plajları ile gelenleri büyülüyor.
Kuşadası’ndan feribot ile sadece bir buçuk saat süren Samos Adası hem sakin bir haftasonu planlayanlar için hem de tarih severler için beklentileri karşılayan bir ada. Feribotla adaya geldiğinizde direkt Vathy’e iniyorsunuz. Burada kıyı şeridi boyunca uzanan cafeler, restaurantlar, oteller ve hediyelik eşya dükkanları sizi selamlıyor. Klasik Rum evlerini merak ediyorsanız ara sokakları keşfetmenizde yarar var. Ada tatlı şarabıyla ünlü olduğundan Şarap Müzesi’ni programa almalısınız. Adada bulunan Pythagorion şehri Pisagor’un doğduğu yer olma özelliğini taşıyor. Mutlaka oraya da uğramalısınız, lüks yatların bağlı olduğu limanda hareketli bir yaşam var. Adada eski çağdan kalma ilk yapılan tünellerden biri olma özelliğini taşıyan Eupalinos Tüneli de dikkatinizi çekebilir. Mytilini’deki Paleontoloji Müzesi’ni de ziyaret edebilirsiniz. Eğlence hayatı bile sakin olan Samos Adası’nda Lemonakia, Tsamadu ve Tsambu plajları da en gözde olanlardan.