Panama yeni şehir ve eski şehir olmak üzere ikiye ayrılıyor. Yeni şehir Singapur veya Dubai gibi sonradan yapılmış görkemli ve modern gökdelenlerin yükseldiği kimliksiz sanal bir şehir. Eski şehir ise koloniyel dönemden kalma renkli bir mimariye sahip. Ülke yeni şehirle dünyanın dikkatini çekmeyi başaramayınca tarihinin kıymetini anlamış ve eski şehri restore etmeye başlamış. Bu konuda da cidden başarılı olmuş. Casco Viejo bölgesi o kadar iyi durumda ki ayak bastığınızda kendinizi zamanda yolculuk yapmış gibi hissedeceksiniz. Restoranlar, kafeler ve dükkanlar tarihi dokuya uygun şekilde dizayn edilmiş. Sokaklar, kaldırımlar şıkır şıkır! Panama City Latin Amerika’nın en temiz en bakımlı ve güvenli şehri.
Panama Kanalı 1914’de inşa edilmiş. Bu kanal Atlantik ve Pasifik okyanuslarını birbirine bağlıyor. İki okyanusun birleştiği noktada yükseklik farkı var ve buraya kurulan kaldıraçlı ve indirgeçli sistem sayesinde aradaki fark ortadan kalkıyor ve gemiler boğazdan geçebiliyor. Bu kanaldan her gün 35-40 gemi geçiyor. Panama’ya gittiğinizde kanal turlarına katılabilir ve gemilerin kanaldan geçişine şahit olabilirsiniz. Geçiş sırasında kanalda çalışan bir rehber canlı olarak hem kanalın teknolojisini hem de tarihçesini aktarıyor. Gemilerin geçişini beklemek oldukça heyecan verici bir deneyim.
Panama’ya gidip Panama şapkası almadan dönmemelisiniz. Hollywood’da Robert Redford, Anthony Hopkins ve Ian MacKellen gibi pek çok ünlü, bu tarz sahibi şapkanın hayranı diyebiliriz. Panama şapkası Panama’nın en belirgin simgesi olmakla birlikte aslında Ekvador ülkesine ait. Panamalılar, Panama Kanalı’nın açılışına katılan dönemin Amerika Başkanı Roosevelt’e bu şapkayı hediye etmişler. O da açılışta bu şapka ile poz vermiş ve o günden sonra bu şapka Panama Şapkası olarak anılmaya başlanmış.
San Blas Panama City’e sadece 2 saat uzaklıkta! San Blas Karayipler’de neredeyse hiç el değmemiş, üzerinde gelişmiş tesisler bulunmayan, Panama yerlilerinin, Kunaların yaşadığı ve küçük adacıklardan oluşan özerk bir bölge. Adalardan bazıları o kadar küçük ki adanın bir ucundan diğer ucuna yürümek mümkün. Adalara turları yerliler düzenliyor. Bu adalara gitmek için Panama şehrinden tur satın alabilir isterseniz konaklamalı olarak gidebilirsiniz. Konaklamayı kamp yaparak sağlayabileceğiniz gibi yerlilerin pansiyonlarında da kalabilirsiniz. Ancak şartlar epey zorlu. Adada elektrik limitli, duşlar paylaşımlı, odalar lüksten çok uzak ve internet yok. Bununla birlikte sahildeyken size yaklaşan bir deniz yıldızı görmek mümkün her şeyden uzaklaşmak ve Karayiplerin tadını çıkarmak için mükemmel bir fırsat diyebiliriz.
Panama’da Jazz gruplarını dinleyebileceğiniz pek çok jazz klubüne rastlayabilirsiniz. Ayrıca Ocak ayında Jazz festivaline denk gelmeniz mümkün. Bunun dışında iyi jazz müzik dinlemek için American Trade Otel’de Danilo’s Jazz Kulübüne gidebilirsiniz.