Konumuz osteoporoz! Yani zamanla kemik dokusunun kırılganlığa yatkınlığının artması… Günümüzde, özellikle ilerleyen yaşlarında bu sorunla karşılaşanları sayısı gün geçtikçe artıyor. Spor yapan kişilerde bu soruna çok az rastlanması ise tesadüf değil. Çünkü sporun hemen her şeye olduğu gibi osteoporoza da faydası saymakla bitmez.
Her ne kadar fit bir görüntü herkes için çekici bir unsur olsa da, sporun sağlık açısından bize kazandırdığı kazançları bilmek, hepimiz için daha motive edici olacaktır.
Kemik kütlesi 20-40’lı yaşlarda sabit kalırken, 40-45 yaşlarından sonra %0.5-1 arası azalmaya başlar. Ancak araştırmalar gösteriyor ki, mekanik yüklenme ile bu durum önlenebilir, hatta kemik yoğunluğu artırılabilir bile! Tabii ki yüksek fiziksel aktiviteler kadar, yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini takviyesi alımı da aynı oranda önem taşıyor.
Kemik için anabolik uyarıcı etkisi en yüksek egzersiz grubu; koşu, merdiven inip çıkma gibi darbe etkisi içeren egzersizlerdir. Ancak ağırlık kaldırma, kürek gibi direnç içerikli egzersizler de oldukça etkili sonuç verir. Bu demek değildir ki reformer, yoga ya da su egzersizleri etkisizdir. Hepsinin etkisi pozitif olmakla beraber, yine de bir sıralama yapmamız gerekirse; liste başına darbe ve direnç egzersizlerini koymak daha doğru olacaktır.
Hayır, hiçbir zaman geç değildir, hem de yaşınız ne olursa olsun! 50’li yaşlarda spora başlarsanız, bu süreci yavaşlatmış olursunuz. Ancak bu kadar beklemeye gerek yok tabii. Genellikle 35 yaşından sonra doğal bir kemik kaybı meydana gelmeye başlıyor ve bu yaşlarda yapılan egzersizler, çok daha iyi sonuçlar veriyor. Ancak 20’li yaşlarda spora başladıysanız, bu yatırımı ömür boyu kullanabilirsiniz.
Spor yapmak her zaman fiziksel ve ruhsal sağlık için çok önemli. Bu nedenle fit ve sağlıklı olmak için hayatınızdan sporu eksik etmeyin.