YAŞAM - ANNE - ÇOCUK

Çocuklar nasıl düşünür?

Çocuk psikolojisini anlamanın en önemli basamaklarından birisi; çocuk beynini ve gelişimini kavramaktan geçer. Klinik Psikolog İrem Polat, Siegel ve Bryson imzalı kült kitap 'Bütün Beyinli Çocuk’tan yola çıkarak ebeveynler için öneriler paylaştı.

profil
İrem Polat
20.06.2019
Çocuklar nasıl düşünür?

Beynimizin sağ ve sol yarımküreleri olduğunu biliyoruz. Beynimizin sağ yarımküresi; iletişim kurmamızı sağlayan, beden dilini okuyan, yaşantılarımızın anlamına ve hissine önem veren taraftır. Duygular, anılar, imgeler sağ beynin uzmanlık alanındadır. Sol beyin ise; düzeni arzulayan, mantıksal kısımdır. Sağlıklı bir ruhsallık için beynin her iki yarımküresinin de iyi bir takım oyunu çıkarması, dengede ve ahenk içinde olması gerekir. Yaşam tatmini yüksek, dengeli ve anlamlı bir yaşam sürmek beynin iki yarımküresinin birlikte çalışmasıyla mümkün. Özellikle yaşamın ilk yıllarında çocuklar, içinde bulundukları ana göre yaşarlar. Henüz duygularını kelimelerle ve mantıkla ifade etmekte uzmanlaşmamışlardır. 
Beyin, bireyin yaşantılarıyla şekillenir ve yaşam boyunca gelişir, değişir. Ebeveynlerin evlatlarına bırakabilecekleri en değerli miraslardan biri; onlara hem mantıklarına hem de duygularına önem vermeyi öğretebilmektir. Siegel ve Bryson, beynin yalnızca bir kısmının hakim olmasının ciddi sorunlar oluşturduğunu belirtirler. Yalnızca sağ beyni baskın olan bir birey yoğun duygular içinde kalacak, imgeler ve beden duyumsamaları içinde olacaktır. Öte yandan bireyin sadece sol beyninin baskın olması da duygudan arınmış, tamamen mantığa teslim olmuş bir yaşam anlamını taşımaktadır.  Örneğin sevgilisiyle kavga etmiş birisinin “Umrumda değil, ne hali varsa görsün.” Demesi; sola sığınmak yani bir baş edebilme yöntemi olarak beynin mantıksal, öngörülebilir, kontrol edilebilir ve duygudan arınmış kısmına yanaşmak demekir. Bu sola yaslanma hali bireye daha güvenli gelebilir. Oysa bu süreç inkarın ta kendisidir. Beynin her iki yarımküresinin de dengeli bir şekilde işbaşında olması sorunlarla yüzleşmeyi ve yaşam tecrübeleri edinilmesine imkan sağlar. İki değerli uzmanımız, çocukların beyinlerinin her iki tarafını da kullanabilmeleri için ebeveynlere iki strateji önerisinde bulunuyor. Ben de seanslarımda danışanlarıma sıklıkla bu önerileri iletiyorum.

 


Çocuğunuz yoğun duygular deneyimlediği bir gün geçiriyor diyelim. Söylediği şeylerin önemini anlamakta güçlük çekiyorsunuz. O serzenişine devam ediyor: “Hep arkadaşlarımı haklı buluyorsun zaten! Beni hiç sevmiyorsun ki!” “Ne şimdi bu?” dediğinizi duyar gibiyim. Çocuklar yoğun duygular yaşadıklarında, birikmiş gerilimleri olduğunda beyinlerinin sağ kısmı baskın bir konuma geçmiştir. Bu gibi durumlarda ebeveynin kendini savunması, çocuğun söylediklerinin aksine kanıtlar öne sürmesi, mantıklı yanıtlarla sürece yaklaşması hiçbir işe yaramaz. Çocuğun o esnada baskın olan sağ beynine, sağ beyinden, sağ beyne özgü bir yanıt vermek gerekir. Yani çocukla bağ kurmak, onunla temasta bulunmak, onun şefkat ihtiyacını karşılamak… Tüm bu ilişki ve bağı sürdürme ihtiyacını karşılarken “Bazen işler karmaşık bir hal alıyor… Bazen seni sevmediğimi hissediyorsun. Ben her zaman yanındayım, sen benim için bir tanesin, senden bir tane daha yok. Sevildiğini hissettirebileceğim bazı fikirlerim var.” Gibi bir söylem çocuğun regüle olmasını destekler. Üzgün olan çocuğa, onun sağ beyninin duygusal ihtiyaçlarıyla yanıt vermek gerekir. Bu; çocuğun anlaşıldığını hissetmesine olanak sağladığı gibi ebeveyn ve çocuk uyumlanmasını da sağlar. 


Yoğun duygular ve deneyimler sağ beyni hakim olan bir çocuk için oldukça zorlayıcı olabilir. Bu süreçte ilk adımı yani çocukla bağ kurmayı ve uyumlanmayı sağladıktan sonra beynin sol yarımküresini devreye sokmak gerekir ki entegrasyon sağlanabilsin. Sol beyni devreye sokarken çocuğun yaşadığı deneyimleri anlatması, ebeveynin o deneyimi anlatması ve hikayeler anlatmak çok etkili olur. Örneğin bir trafik kazasından kurtulan ve üstünden seneler geçmesine rağmen halen olayın etkilerini yaşayan ve arabalara binmekten kaçınan bir çocuk düşünelim. Bu çocukla ilk adım bağ kurmak, onunla temasta bulunmak, duygusal ihtiyaçlarını karşılamak olacaktır. Akabinde yaşadığı travmatik deneyimi hikaye şeklinde çocuğa anlatmak, o anda ne kadar korktuğunu ama artık güvende olduğunu belirtmek beynin her iki tarafını da aktive eder. Hem duygular ele alınır, hem de sözcüklerin kullanımı ve hikayenin sırasının planlanması gibi mantıksal akışla sol beyin devreye girmiş olur. Yaşadığı deneyimi daha iyi anlar konuma geçen çocuk rahatlar ve geriliminden arınır.  Düştüğü için çok korkan ve “acıyor!” diye ağlayan bir çocuğa “Canın yanıyor. Koşuyordun. Ben de seni izliyordum. Sonra birden takılıp düştün, bacağını yaraladın. Ben sana yardım ettim. Şimdi nasılsın? Nasıl hissediyorsun? Az önce ne olduğunu sana göstermemi ister misin?” gibi bir yaklaşım şifalandırıcıdır. Başına ne geldiğini anlamayan çocuk, böylelikle yaşantısını anlamlandıracak, duygularını ifade edebilecek ve kendini güvende hissedebilecektir.. 

Kaynak: Bütün - Beyinli Çocuk , Daniel J. Siegel, , Tina Payne Bryson, Koridor Yayıncılık.
 


Önceki ve Sonraki
Haberler