Abur cubur; yüksek şeker, tuz ve yağ içeriğine rağmen düşük vitamin, mineral ve lif değerine sahip olan, genellikle paketlenmiş, hızlı tüketilebilen gıda ürünlerini ifade eder.
Bunlara örnek olarak aşağıdakiler verilebilir:
● Çikolata ve şekerlemeler
● Cips, kraker ve tuzlu atıştırmalıklar
● Fast food ürünleri
● Gazlı içecekler ve enerji içecekleri
● Paketli kek, bisküvi ve gofretler
● Instant (hazır) gıdalar
Bu ürünler cazip görünümleri, pratik olmaları ve lezzet yoğunlukları nedeniyle çocuklar için daha çekicidir.
Pazarlama ve reklam etkisi: Çocuklar, markaların en kolay etkileyebildiği hedef gruplardan biridir. Reklamlar; parlak renkler, çizgi film karakterleri, hediyeli ambalajlar ve eğlenceli sahnelerle çocukların ilgisini çeker. Özellikle dijital platformlarda yapılan hedefli reklamlar, çocukların abur cubura yönelmesini hızlandırır.
Aile yoğunluğu ve zaman yönetimi: Günümüz aileleri iş ve yaşam temposu nedeniyle çoğu zaman hızlı çözümlere yönelir. Bu durum:
● Hızlı hazırlanabilen hazır gıdaların tercih edilmesine
● Evde pişirme sıklığının azalmasına
● Atıştırmalıkların ödül veya kolaylık amacıyla sık sunulmasına
yol açmaktadır.
Okul kantinleri ve sosyal çevre: Pek çok okul kantininde sağlıklı alternatifler sınırlıyken, çocukların ulaşabildiği ürünlerin çoğu paketli atıştırmalıklardır. Ayrıca akran etkisi de son derece güçlüdür; bir grup çocuk belirli bir ürünü tercih ediyorsa, diğerleri de ona yönelir.
Dijital oyunlar ve ekran süresi: Ekran karşısında uzun süre zaman geçiren çocuklar:
● TikTok, YouTube ve oyun içi reklamlar sayesinde fast food ve atıştırmalıklara daha fazla maruz kalır.
● Dikkatsiz yemek yeme alışkanlığı geliştirir.
● Can sıkıntısını gidermek için sürekli atıştırma davranışı gösterebilir.
Lezzet bağımlılığı: Abur cuburlar şeker, tuz ve yağ dengesinin nörobiyolojik olarak bağımlılık hissi yaratacak şekilde ayarlanmış olması nedeniyle ‘daha çok yeme isteği’ doğurur. Çocuklar tatlı ve tuzlu yiyeceklerden gelen hızlı hazza karşı daha duyarlıdır.
Obezite ve aşırı kilo: Düzenli abur cubur tüketimi, yüksek enerji alımına rağmen düşük beslenme kalitesi nedeniyle obezite riskini ciddi şekilde artırır. Çocukluk çağı obezitesi, yetişkinlikte kronik hastalık riskini de yükseltir.
Diyabet ve metabolik bozukluklar: Şekerli içecekler ve atıştırmalıklar kan şekeri dengesini bozarak insülin direnci gelişimine zemin hazırlar. Bu durum tip 2 diyabet riskini artırır.
Diş çürükleri: Şeker içeriği yüksek ürünler diş minesini aşındırarak erken yaşlarda çürük oluşmasına neden olur. Bu durum birçok çocukta okul başarısını bile etkileyen ağrı ve rahatsızlıklara yol açabilir.
Duygusal ve davranışsal etkiler: Son yıllarda yapılan araştırmalar, aşırı şeker tüketiminin çocuklarda:
● Huzursuzluk
● Odaklanma güçlüğü
● Duygu dalgalanmaları
● Hiperaktiviteye benzer davranışlar
ile ilişkili olabileceğini göstermektedir.
Beslenme dengesizliği: Abur cubur tüketimi arttıkça:
● Meyve, sebze, tam tahıl ve protein tüketimi azalır.
● Bağışıklık sistemi zayıflar.
● Vitamin ve mineral eksiklikleri ortaya çıkabilir.
Model olma: Çocuklar neyin yenilir neyin yenilmez olduğunu büyük ölçüde ebeveyn davranışlarına bakarak öğrenir. Evde sık sık cips, kola, çikolata tüketiliyorsa çocuğun bunlara yönelmemesi neredeyse imkânsızdır.
Evde bulundurmama stratejisi: Abur cubur tüketimini azaltmanın en etkili yollarından biri, onları evde minimumda bulundurmaktır. Çocuk gördüğü ürünü tüketmeye daha eğilimlidir.
Ödül sistemi olarak abur cubur kullanımı: Pek çok aile çocuğu motive etmek için abur cuburu ödül olarak kullanır; ‘Dersini çalışırsan çikolata alırım’ gibi… Bu yaklaşım, abur cuburu değerli ve cazip hâle getirerek tüketimi artırır.
Sağlıklı atıştırmalık alternatifleri sunmak: Evde hızlıca hazırlanabilen sağlıklı seçenekler oluşturmak çocukların tercihini yönlendirir.
Örneğin:
● Dilimlenmiş meyveler
● Yoğurt ve granola
● Fırınlanmış sebze cipsleri
● Ev yapımı sandviçler
● Kuruyemiş ve kuru meyve karışımları
Etiket okuma alışkanlığı kazandırmak: Çocuklara ambalajlardaki:
● Şeker miktarı
● İçindekiler listesi
● Katkı maddeleri öğretilerek farkındalık oluşturulabilir.
Okullarda sağlıklı kantin politikaları: Okullarda:
● Paketli gıdaların sınırlandırılması
● Meyve günü uygulamaları
● Sağlıklı beslenme eğitimleri büyük etkiler yaratır.
Ekran süresini sınırlandırmak: Ekran başında geçirilen zaman azaldıkça hem reklam maruziyeti hem de farkında olmadan atıştırma davranışı azalır.
Çocukla birlikte yemek yapmak: Mutfakta çocuğa küçük görevler vermek, onun doğal ve ev yapımı yiyeceklere karşı ilgisini artırır. Kendi hazırladığı yiyeceği tüketme motivasyonu daha yüksektir.
Pozitif beslenme dili kullanmak: ‘Kola içme, zararlı’ yerine ‘Su içtiğinde kendini daha güçlü hissedeceksin’ gibi olumlu cümleler daha etkilidir.
Çocuklarda abur cubur tüketiminin artması, modern yaşamın kaçınılmaz bir sonucu olarak karşımıza çıkmakta; ancak bu eğilim çocukların hem fiziksel hem psikolojik sağlığını ciddi biçimde tehdit etmektedir. Bu nedenle ailelerin bilinçli yaklaşımı, okulların destekleyici politikaları ve toplumun genel farkındalığı büyük önem taşır.
Çocuklara sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmak, yalnızca zararlı yiyecekleri kısıtlamak değil; aynı zamanda alternatif seçenekler sunmak, doğru beslenmeyi sevdirmek ve sürdürülebilir bir yaşam biçimi oluşturmaktır.
Doğru yönlendirme ile çocuklar hem daha sağlıklı büyür hem de ileriki yaşamlarında bilinçli beslenme davranışlarını kalıcı hâle getirirler.